Yeni bir hayata başlamak ve alışkanlıklardan kurtulmak gerçekten de hiç kolay değildir. Bu dönemde her şeyi karıştırabilirsiniz ama sıvı ve protein alımı kesinlikle unutulmamalıdır.
Sıvı alımını dengeleyin; Günlük ortalama sıvı alımı 1500-1750 ml arasında olmalıdır. İdrar renginde koyulaşma, ayağa kalkınca baş dönmesi, kol-bacak ağrıları ve bulantı az sıvı almanın ipuçları olabilir ve bu durumun farkında olunması gerekilir. Hastanede yatış sürecinde damardan verilen sıvılara B1 vitamini günde 100mg dozunda eklenmelidir.
Protein ağırlıklı beslenin; kilo vermenin hızlı olduğu süreçte protein konsantrelerinin kullanılması çok önemlidir. Hekiminiz tarafından uygun görülen protein konsantresine uygun dozda başlanmalıdır. Protein konsantresinin uygun görülen kullanım şekli azar azar ve güne yayarak içmektir. Bu durum hem alım kolaylığı sağlar hem de karaciğer fonksiyon yüklenmesinin önüne geçer. Günlük protein alımını dengeleyerek kas yıkımının önüne geçilmelidir.

Dünyada tüm çalışmalar obezite cerrahisi sonrası hastaların tekrar kilo almasının nasıl önüne geçileceğine yönelmiş durumdadır. Ne yazık ki Türkiye’de bazı mecralar tarafından anlamlandıramadığım şekilde hastalara empoze edilen “Yiyerek Kilo Verme Ameliyatı-Mide By pass’ı” gibi birçok yanlış söylem varken kimsenin obezite cerrahisi geçirmiş hastaların takiplerinin nasıl olması ve ne kadar süre olması konusunda vurgu yapmaması kafa karıştırıcıdır.

Başarılı bir operasyon geçirmiş hastanın zayıflayacağı zaten aşikardır. “Yeme Bozukluğu Hastalığı” obezitenin temelidir ve psikolojik bir hastalıktır. Verilen kilonun geri alınmasının önüne geçmek için uzun süre takip edilmeli ve psikolojik destek verilmelidir. Bu konuda 2015 yılı nisan ayında “Obes Surg” dergisinde “Obezite cerrahisi sonrası psikolojik desteğin kilo verme üzerine etkisi” başlıklı makale yayınlanmıştır. “Mide By-pass” ı geçiren 162 hastanın yarısına psikolojik tedavi verilmiş diğer yarısına verilmemiştir ve hastalar uzun dönem takip edilmiştir. Birinci yıl sonuçlarında her iki grup arasında kilo verme arasında fark bulunmamıştır ve hedef kilolarına ulaşmışlardır. Psikolojik tedavinin önemi uzun dönemde ortaya çıkmış, geri kilo alımı takipli ve psikolojik destek gören hastalarda minimumda kalmıştır.

Diyet; genellikle hastalar operasyondan 4-6 gün sonra taburcu edilir. Hastalar sıvı diyet ile taburcu edilir, sıvı alımları ve idrar çıkışlarını takip etmeleri önerilir. Ortalama 3 hafta sonra kademeli olarak yumuşak ve sonrası katı gıdaya geçiş yapılır. İlk ay için hastanın 400-800 kalori alması hedeflenirken, daha sonra glikoz alımı azaltılmalıdır. Hastalara ileriki dönemlerde beslenme açısından salata, sebze, meyve ve proteinden zengin beslenme önerilmelidir. Mide ağrısı ve kusmayı önlemek için gıdalar yavaş yenmeli ve tokluk hissi oluşunca gıda alımı durdurulmalıdır. Sıvı ve katı alımının aynı anda olmasından kaçınılmalıdır. Hastaların ameliyatların vücutlarını değiştirdiğini, çevresel faktörlerde değişiklik yapmadığını, sağlıklı gıdalar seçmeleri, öğün atmamaları ve özellikle ilk yıl düzenli hekim takibinde olmaları gerekliliğini unutmamalıdır. Günlük protein alımı günlük kilogram başına 1-1.5 g/kg olmalıdır. “Duodenal switch” emilimi azaltıcı operasyon olması nedeniyle günlük protein alımı kilogram başına 1.5-2.0 gr olmalıdır. Alkol operasyonda 6-12 ay sonra iyi tolere edilebilir.

Takip; hastalar kilo vermenin en hızlı olduğu ilk 4-6 ay ve sonrası 8-12. ay kilolarını ve tansiyonlarını haftalık takip etmelidir. Diyabet hastaları ölçümlerini günlük yapmalıdır. 3.,6.,9., ve 12.ayda aşağıdaki testler uygulanmalıdır; (1)tam kan sayımı (2)Elektrolitler (3)Açlık kan şekeri (4)Demir testleri (5)B12 Vitamini (6)AST,ALT,ALP,GGT (7)Total protein ve Albumin (8) Lipid Profili (9) D vitamini, Paratroid Hormonu (10)Tiamine (11)Folat (12)Çinko (13)Bakır.

Cerrahi tedavi sonrası oluşabilecek komplikasyonlar yapılan operasyon tipine göre değişkenlik gösterir. Kalsiyum düşüklüğü, paratiroid bezinin fazla çalışması, şişkinlik, mide ve barsak bağlantılarında darlık, ülser, safra kesesi taşı, yara yeri fıtığı, by-pass sonrası barsak düğümlenmesi, kısa barsak sendromu, böbrek yetersizliği, mide daralması, enfeksiyon, reflü, kusma, karaciğer yetmezliği ve dumping sendromu geç dönem komlikasyonlardır. By-pass cerrahisi emilimi azaltıcı bir prosedür olması nedeniyle, ilaçların da emilimi azalır ve sistemik biyoyararlanımı azalır.

Operasyon sonrası hastalar anestezi ileri bakım odası veya yoğun bakımda takip edilir. Bu makaleyi yazan ekip kontrastlı kaçak testi yaptıktan sonra nasogastrik sonda (burundan mideye takılan dren) takılı hastalarına 1.gün tablet, ezilmiş tablet ya da sıvı formda tedavi başlamaktadır. İlk 2 gün hastalardan kan testleri istenmiştir. Burundan oksijen uygulaması standart tedavidir. Akciğer problemleri obezite cerrahisi sonrası sık erken dönem komplikasyonlardır. Derin ven trombozu (baldır kaslarında damar tıkanması) akciğere emboli(pıhtı) atmasının en sık nedenidir. Bunun için operasyon öncesi ve sonrasında önlemler alınmalıdır.
Geç dönemde hastaların takibi;
24-72 saat sonunda hastalarda kaçak saptanmamışsa sıvı diyete geçilir. Ameliyat sonrası takip ekibi; ağrı takibini, yara bakımını, kan basınç ölçümünü, damardan sıvı tedavisini ve solunum fonksiyon egzersizlerini ciddiyetler uygulamalıdır. Obezite cerrahisi sonrası bulantı-kusma; kadınlarda, sigara içmeyenlerde, daha önce harekete bağlı mide bulantısı olan hastalarda daha sık görülür. Bulantı önleyici ilaçların ameliyat öncesi başlanması bulantıyı azaltmaktadır.